Halk arasında, kelime kelime Türkçe’ye çevirdiğimizde ‘Casus Metodu’ olarak bilinen bu metodun isminin sadece kuru bir pazarlama taktiği olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Her iki dünya savaşında da birçok devlet tarafından ‘casus yetiştirmek’ için başarıyla kullanılmış olması, halk arasında bilinen haliyle ‘Casus Metodu’ isminin doğmasına sebep olmuştur.
‘Casus Metodu’, materyal odaklı işitsel bir çalışma sunar. Dil unsurlarının, olabilecek en küçük birime kadar indirilmiş ve doğru hiyerarşik düzen içinde ele alınmış olması bu sistemin olmazsa olmazıdır.
Anahtar kelime ‘Maruz Kalmak’ tır. Fakat dilin tamamına topyekun değil, sistemli bir şekilde, doğru sırayla ve küçük parçalar halinde işitsel olarak maruz kalmak, her gün biraz daha fazla konuşabilir hale gelmenizi sağlar.
Anadilimizi edinme sürecimizi elbette hiç birimiz hatırlamıyoruz. Ama düşünün ki daha bebek yaştaydık, ne alfabe biliyorduk, ne kural, ne kaide… İşitsel yolla, 7/24 dile maruz kaldık. Ve 1,5/2 yıl sonra sözel çıktı vermeye başladık. Bu kadar uzun sürdü çünkü dilin tamamına maruz kaldık. İşittiklerimiz alt perdeden de çalıyordu, üst perdeden de. Bilinçaltımızda tüm o işitsel datayı kategorize edip, belli bir şablona oturtmak hayli zaman aldı.
‘Casus Metodu’ ise bunun tam olarak bir simülasyonu. Yüzlerce kat süratle netice vermesinin sebebi ise, zihnimizin yaptığı kategorize etme işini bizim, sizin yerinize yapmış olmamız. Böylece dilin maruz kaldığınız her bir unsuruna günler hatta saatler içerisinde alışıyor ve konuşabilir hale geliyorsunuz.
Casus metoduyla çalışmak için belli bir seviyede İngilizce bilginiz olmasına gerek yok. Aksine sıfırdan da başlayabilirsiniz.
Her gün ingilizceyi biraz daha konuşabilir hale geldiğinizi görmenin motivasyonu ile başarı sarhoşluğu kaçınılmaz son.
Bahane devri kapandı... Anadilini konuşmakta bedenen ya da mental sebeplerle herhangi bir sıkıntı yaşamayan herkes faydalanabilir.
Düşünsenize, ülkemize gönderilmek üzere birileri casus yetiştiriyor olsa, bu casus Diyarbakır’a gönderilecekse nasıl bir Türkçe konuşmalı, Rize’ye gönderilecekse nasıl bir Türkçe, İzmir’e gönderilecekse nasıl bir Türkçe?
Yani, inanılmaz miktarda kelime depolamayı geçtik, akıcı konuşmayı geçtik, kaliteli bir telaffuzu da geçtik, dialekt, lehçe falan kazandıran bir işten bahsediyoruz…
Şimdi Mesaj At